10 Nisan 2009 Cuma

FIKRALAR

AĞIR YÜK
Temel kaynanası ile birlikte İstanbul’a giderken bindikleri gemi yolda fırtınaya tutulmuş ve batmak üzereymiş. Kaptan anons yaparak yolcuların ağır eşyalarını denize atmalarını istemiş. Temelin kaynanasını suya attığını gören kaptan sormuş:
Kadını niye denize attın?
Temel: Penum en ağır oydi! Diye cevap vermiş.

İŞİN HİKMETİ
Elleri cebinde dalgın bir öğrenci, okul koridorlarında dolaşırken öğretmen sorar
Ne o oğlum, ellerim mi üşüyor?
Hayır, hocam pantolonum düşüyor.

DENİZ BİTMİŞ
Açık deniz de geminin kaptanı ölünce ‘’ Ne de olsa Karadenizli ‘’ diyerek temeli kaptanlığa getirirler. Bir gün, iki gün derken işler iyi gider. Fakat üçüncü gün sabaha karşı gemi karaya oturur. Bütün tayfalar, ‘’ Ne ettin de karaya oturttun gemiyi kaptan? ‘’ diye sorunca cevap verir Temel:
Pen pişey etmedum daa... Deniz pitti.

FARE
Yavuz gece yatarken kedisini yatağına almıştı. Annesi; ‘’ Kedi ile yatmak doğru olmaz yavrum. Uykuda bilmeden kediyi ezersin canını yakarsın.’’
‘’ Biliyorum anne fakat iki gecedir rüyama fare giriyor. Kedimi onu yakalasın diye alıyorum.

KARNE
Bir gün Ali’nin babası eve gelmiş. Ali ona bir karne göstermiş. Babası hiddetle bağırmış:
“Bu ne böyle! Ben hayatımda bu kadar kötü bir karne görmedim!” demiş.
—Ali: “Babacığım! Bu karne benim değil ki, senin eski karnen.”

DELİ OLMAYACAKSIN
Bahtiyar karnesini alıp eve getirdi. Annesine sordu:
“Anneciğim! Matematik notum PEKİYİ olursa ne yaparsın?”
“Sevinçten deli olurum.”
“O zaman korkma anneciğim!”
“Deli olmayacaksın. Çünkü matematikten zayıf aldım.”

KARNE
Karnesini alıp eve gelen Ahmet’e babası bağırmış:
“Oğlum ne bu karnenin hali? Üstelik zayıf getirmezsen sana bisiklet alacağımı söyledim. Sen bir yıl boyunca neyi öğrendin.”
Ahmet: “ Alacağın bisiklete binmeyi öğrendim babacığım.”

MAHKEME
Hâkim, dinleyiciler arasında fazlaca gürültü olduğundan çekicini vurarak seslendi:
“Lütfen sessiz olunuz. Gürültü yapanı derhal salondan çıkarıp evine göndereceğim.”
Suçlu sandalyesinde oturan adam birden ayağa fırlayarak avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı:
“Yaşa! Ya ya ya! Şa şa şa! Aslan hâkim çok yaşa!”

MEKTUP
Akıl hastanesindekilerden biri elindeki kâğıda bir şeyler yazıyor. Doktor yanına yaklaşıp sordu:
“Ne yazıyorsun?
“Mektup.”
“Peki, kime yazıyorsun”.
“Kendime.”
“Oku bakalım ne yazıyor?”
“Mektubu daha almadım ki!”

FALCI
Temel falcıya gider; ancak falcıyı döver. Niçin dövdüğünü sorduklarında
“Falcının bir şey bilmediğini söyler.”
Nereden anladığını sorduklarında şöyle der:
“Çünkü geldiğinde kapıyı çalınca kim o” dedi.

BETON GİBİ
Doktor inşaat işçisi Cafer’in röntgenini çeker, testlerini yapar ve durumu anlatır:
“Kanında demir fazlası var, karnında su toplanıyor, adalelerinde kireçlenme ve böbreklerinde kum var.”
Cafer sevinçle dışarı fırlar:
“Şunu ‘beton gibi’ desene doktor!..”

ANAM DA SENSUN BABAM DA!
Yüzbaşının çok sevdiği ve güvendiği Temel’i onbaşı cezalandırır.
Temel de hemen yüzbaşının yanına gider.
“Komitanum penum pi şikâyetim var.”
“Söyle bakalım.”
“Mehmet Onbaşu peni dövdi.
“Sen git, ben onun cezasını veririm.”
“Ama yüzbaşum, hem dövdi, hemi de sövdi.”
“Anladım git sen. Ben cezasını veririm.”
“Anama babama laf ettu.”
“Penum anam da yok, babam da...”
“Allah rahmet etsin. Benim de öyle. Sen git!”
“Ama yüzbaşum. Onbaşu penum anama laf attu, babama da...
“Anam da yok, babam da.
“Allah senden razu olsun ki bunu herkes biliyi, anam da sensun, babam da.”
“Çabuk koş çağır Mehmet Onbaşıyı buraya...”

HESABIN BÖYLESİ
Doktor, hastalarını son kontrolden geçirip iyi olanlarını teşhis etmek ister. Bunun için arkadaşlarıyla birlikte bir odaya hastalarını birer birer içeri almaya başlarlar. İçeri ilk giren hastaya sorarlar;
“3x3 kaç eder?”
Hasta cevap verir: “270”
“Demek bu hastamız hâlâ problemli” derler. Ve ikinci hastaya aynı soruyu sorarlar:
“3x3 kaç eder?”
Hasta, “Ankara” der.
Doktorlar gülerler ve üçüncü hastaya da aynı soruyu sorunca;
—Hasta 9” der.
Doktorlar sevinir ve “İşte bu hastamız iyileşmiş.”deyip umutla sorarlar;
“Yavrum 9’u nasıl buldun?”
Hasta cevap verir: “270 den Ankara’yı çıkarınca der.

TEMEL ASKERDE
Bir gün Temel askere gidecekmiş ve bir kedisi varmış. Temel bu kediyi çok ama çok seviyormuş. Giderken Dursun’a demiş ki "ben askerdeyken bu kediye ne olursa bana mektup yaz" demiş.
Temel askere gitmiş aradan bir hafta geçmiş, mektupta şöyle diyor:
“Temel kedin dama çıktı, damdan ayağı kaydı, düştü ve öldü.”
Temel'in cevabı: “Ula insafsız insan alıştıra alıştıra söyler, çok üzüldüm. Bir daha böyle bir şey olursa alıştıra alıştıra yaz.”
Bir hafta sonra Dursun'dan yine mektup gelir;
“Temel, anan dama çıktı!”

MECLİS
Bir mecliste konuşulurken,
Amerikalı:
—Biz Mars'a gideceğiz,” demiş.
Alman:
—Biz yakıtsız giden otomobil üreteceğiz,” demiş.
Fransız:
—Atom bombasını etkisiz hale getirecek projelerimiz var,” demiş.
Bizim Karadenizli de onlardan geri kalmamak için:
—Biz de güneşe gideceğiz,” demiş.
—Güneşe gidemezsiniz,” demişler. “Güneş yakar.”
Karadenizli gülümsemiş:
—O kadar da enayi değiliz, tabi” demiş. “Akşam serinliğinde gideceğiz.”

LAZIN ECZAHANESİ
Lazın eczanesine eli silahlı, yüzü çoraplı iki soyguncu girmiş ve ellerindeki silahı Laza doğrultup:-“ Çabuk kasadaki her şeyi ver!”
—Özür dilerim, reçetesiz hiçbir şey vermiyorum.”

SAVCI
Savcı, morgdaki üç cesedi incelemek üzere gelmişti. Birinci ceset sırıtıyordu. Savcı nedenini sordu.
“- Milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazandı, sevincine dayanamadı, kalp krizi geçirdi ve öldü,” dediler.
İkinci ceset de sırıtıyordu. Savcı sordu;
-“Bu neden sırıtıyor?”
—Bunun da oğlu doğmuştu. Sevinçten kalbine yenik düştü.”diye açıkladılar.
Üçüncü ceset Temel'in kömür halindeki cesediydi. O da sırıtıyordu.
—Bu neden oldu?” diye sordu savcı.
—Efendim, buna yıldırım çarptı,”dediler.
—Peki, neden sırıtıyor?”
— Fotoğrafını çekiyorlar sanmış.

ASANSÖR
Temel; asansöre binmiş, başlamış beklemeye. Bir müddet sonra Dursun girmiş asansöre. Bakmış Temel bekliyor oda beklemiş.Bu arada biri daha binmiş ve neden beklediklerini sormuş.Temel hemen cevap vermiş:- “Uşağum görmeymisun ha burda 4 kişiliktir yazayı”

TEMEL UÇAKTA
Temel uçakla Trabzon’a gidecekmiş. Oturmuş bir yere rasgele... Asil yer sahibi gelmiş; Yer sahibi: “Beyefendi burası benim yerim kalkar misiniz?” Temel: “Hayir.” Yer sahibi : “Beyefendi burası benim yerim kalkın.” Temel: “Hayir.” Yer sahibi gider hostese başvurur. Hostes: “Beyefendi burası sizin yeriniz değil kalkar misiniz lütfen?” Temel: “Kalkmam.” Hostes çare bulamayınca kaptana başvurur.
Kaptan, Temel'in kulağına bir şey fısıldar ve Temel geçer arka tarafa oturur. Herkes hayret etmiş biz bu kadar uğraştık kalkmadı acaba Kaptan nasıl kaldırdı bunu. Dayanamayıp sormuşlar kaptana: Kaptan: - “Dedim ki Burası Trabzon'a gitmez.”

KALPTEN CİTTU
Yolculuktan dönen İdris, kahvede oturanlara sordu :- “Yahu pizum Temel nasil öldi?”- “Kalpten cittu,” dediler.- “Vasiyetu filan var miydu?”- Var idu. “Beni denize gömün demiş idu.”- “Cömdünüz mü?”- “Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk...”

AŞAĞI ATTIM
Bir general, komşu ülkeden gelen konuk generale hem hava atmak, hem de erlerinin kendisine ve vatanına bağlılıklarını göstermek için, üç erini ve karılarını yanına çağırır. Erlere birer kurusıkı tabanca verir. Onları yan odaya alır ve karılarını öldürmelerini ister. Konuk generale "şimdi bakınız erlerimiz nasıl itaatkar ve vatansever," der. Erler teker teker içeri girerler. Birinci er karısından özür dileyip tüm şarjörü boşaltır. Tabii karısı ölmez, kurşunlar kurusıkıdır. İkincide de aynı şey olur. Generalin gözleri yaşarmıştır. En son giren erin ardından, iki general kurşun seslerini dinlerken, "dan dan dan dan dan dan... şangırrrr," diye bir ses duyarlar. İşini bitirip çıkan ere merakla sorarlar, "neydi o şangırrr sesi?" diye. Er yanıtlar:
- "Komutanım bana kurusıkı kurşun vermişsiniz, karım ölmeyince bende tuttum camdan aşağı attım."

AVCI TEMEL
Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel:
- "Yatın yere, tavşan deliği!" Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen vururlar. Tekrar yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyükçe bir delik çıkar karşılarına. Temel:
- "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar. Onu da vururlar. Tekrar yola düşerler. Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:
- "Yatın yere, ayı ini!" - Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakar. Temel:
- "Uşaklar ne çıkacağını bilmiyorum. Ama yatın yere, ne çıkarsa bahtımıza!" Ertesi gün gazetelerde:
- "Dört avcı tren altında can verdi..."

KERESTE UZMANI
Askerin biri bir bakışta herkesin boyunun ölçüsünü tam olarak doğru söylüyormuş ve arkadaşları buna çok şaşırıyorlarmış. Bir gün bunu komutana da götürmüşler ve olan biteni anlatmışlar. Komutan inanmamış...
- "Söyle bakalım benim boyumun ölçüsü kaç?" demiş. Asker aşağıdan yukarıya komutanı süzmüş ve "1.75 efendim", demiş. Komutan:
- "Doğru... Hayret, nasıl bildin?" demiş. Asker "Bilirim tabi efendim, ben kereste uzmanıyım..."

KAHRAMAN
Komutan teftiş sırasında bir askere sorar:
- "Oğlum nerelisin?"
- "Maraşlıyım komutanım!" Komutan askere bir tokat patlatır ve tekrar sorar:
- "Oğlum nerelisin?"
- "Maraşlıyım komutanım!" Komutan askere bir tokat daha patlatır ve tekrar sorar:
- "Oğlum bak iyi düşün! Nerelisin?" - "Kahramanmaraşlıyım komutanım!" Komutan:
- "Aferin işte böyle!" diyerek diğer askere (Temel’ e) döner:
- "Oğlum sen nerelisin?"
- "Kahraman Trabzonluyum komutanım!"

KURUSUN
Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri:
"- Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin," demiş.
Deli:
- "Gelemez ki!"
Doktor:
-"Neden gelemezmiş?"
Deli:
-"Çünkü kuruması için onu astım!" demiş.

PROVASINI YAPTIK

İki deli bir gün deliler hastanesinden kaçmışlar. Kimse bu delileri bulamamış. Doktorlar ümitlerini kestikleri an deliler çıka gelmiş. Doktorlar hayretle "niye geldiniz?" demişler...
Deliler:
- "Yarın kaçacağız da, onun provasını yaptık."

Hiç yorum yok: